Türk-Rus diplomatik ilişkilerinin 105'inci yılı, sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve tarihsel köklerini değil, aynı zamanda uluslararası politikada nasıl bir denge unsuru haline geldiklerini de gözler önüne seriyor. 1918'de kurulan bu ilişkiler, zaman içinde birçok uluslararası krize sahne olmuş, iki ülkenin farklı jeopolitik çıkarları arasında karmaşık bir denge kurulmasına yol açmıştır. 21. yüzyıla girdiğimizde ise, Rusya ve Türkiye'nin işbirliği, sadece ticaret ve enerji gibi ekonomik alanlarda değil, aynı zamanda güvenlik ve askeri işbirliği gibi stratejik konularda da kendini göstermektedir.
Tarihi bağlar, Türk-Rus ilişkilerinin temellerinden birini oluşturmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde karşılıklı etkileşimler meydana gelirken, Sovyetler Birliği döneminde Türkiye'nin NATO'ya üyeliğiyle birlikte ilişkiler oldukça karmaşık bir boyut kazandı. Ancak her iki ülkenin de ulusal çıkarları doğrultusunda zaman zaman stratejik dönüşümler yaşamaları, ilişkilerin inişli çıkışlı bir seyir izlemesine neden oldu. 1991’de Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ilişkiler yeni bir döneme girdi. Türkiye'nin Rusya ile enerji alanında yürüttüğü işbirlikleri, iki ülkenin de ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmiştir.
Son yıllarda, enerji işbirliğinin yanı sıra güvenlik ve askeri işbirliği de iki ülke ilişkilerinin merkezine yerleşti. Türkiye ile Rusya arasındaki enerji projeleri arasında en dikkat çekeni, Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayacak olan Türk Akımı doğal gaz boru hattıdır. Bu proje, Türkiye'yi enerji merkezi haline getirirken, Rusya'nın da Avrupa pazarına doğrudan erişimini sağlamaktadır. Bununla birlikte, Türk Savunma Sanayii’nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri satın alması ve iki ülkenin askeri işbirliği anlaşmaları, ilişkileri daha da derinleştiren adımlardır.
Öte yandan, Türkiye ve Rusya'nın farklı jeopolitik çıkarlarını ve ulusal güvenlik endişelerini göz önünde bulundurmak önemlidir. Suriye iç savaşı, her iki ülkenin de konumlarını güçlendirmeye çalıştığı bir alan haline geldi. Türkiye, Suriye'deki PKK/PYD unsurlarına karşı güçlü bir tavır sergilerken, Rusya ise Suriye hükümetinin yanında yer alarak, bölgedeki etkisini artırmaya çalışıyor. Bu farklılıklara rağmen, her iki ülkenin de diplomasi alanında yürüttüğü çabalar, krize dönüşmeden sürekli bir diyalog ortamının sağlanmasına olanak tanımaktadır.
Sonuç olarak, Rusya-Türkiye ilişkileri, tarihin derinliklerine uzanan bir geçmişe sahip olmakla birlikte, günümüzde küresel dinamiklerin etkisiyle şekillenen modern bir denge örneğidir. Ekonomik işbirliklerin yanı sıra, stratejik ihtiyaçların da göz önünde bulundurulduğu bu ilişkiler, bölgesel ve uluslararası politika üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir. 105 yıl önce başlayan bu yolculuk, gelecekte nasıl bir seyir izleyecek, hep birlikte göreceğiz.